>İhtiyar Kitap Kafe ile Starbucks Arasında @Ankara

>

Dün ankarada vadi kitap evinin kapanmasından sonra açılan ihtiyar kitap cafe’de dostlarla karşılaştım. Hakan Albayrak, Ebubekir Kurban ve Bülent Akyürek. çav bella’ya inat “çay ver la” şeklinde yaşamayı bir sanat bilen bu insanlarda gerçek bir sahicilik var. Bir simitçide simit yiyip çay içtik. ben massey fergusonun sözünden etkilenip bırakmıştım çaya şeker atmayı, ferguson, çaya şeker atmak çaya şirk koşmaktır demişti. Ebubekir abi de şekersiz çay içmeye yeni başlamış, nasıl oldu abi dedim, “bir arkadaş bırak şekeri dedi, bıraktım” dedi. çok yalın bir şekilde.ebubekir abiyi anlamak için yeterliydi bu. bir gandhi edasında birkaç kitapçı dolaştık. yine ihtiyar’a döndük. Hakan abi’ye Hakan Albayrak kitabını imzalatırken sohbet ettik. sonra ayrılırken ankarada oturmadığımı bilen Hakan abi, “ankarada nerde kalıyorsun?” diye sordu. “bir arkadaşta abi dedim”. okumak, yazmak, düşünmek tamam da, kardeşlik buydu işte. her şey bir yana her zaman eylemden, yola çıkmaktan, dervişlerin kuru ekmeğinin aydınlattığı yolda yürüyen hakan albayrak, kardeşine en kadim sorulardan birisini sorarak şaşırttı ve beni içimden bir yerden yakaladı. bizde bu gelenek olduğu müddetçe korkmayın kıyamet kopmaz, ümmet hala kendinde bir titreyiş bulabilir. saçları iki yana dağıtan, kalpte meltemler estiren ürpermeler.. ben de denize halâ inanıyorum abi:

-ben denize hâlâ inaniyorum-

fondaki şarkı bitti yavrum
pilotun apandisiti patladı

uçak düşüyor

ve birlikte ölmek kulağa hoş gelse de

ben atlamayı tercih ediyorum

olur ya denize düşerim

bir gemi geçer

hakan albayrak
(1991)

**



bugün de starbucks’ta bir kahve ve sandiviç eşliğinde van gogh okumak, van gogh’un ayçiçeklerine kafayı takmak bu da benim çelişkim sanırım.. sanki dün bülent akyürekle “çay ver la” diyen ben değilmişim gibi. kendimle çelişiyorum belki evet. o zaman çok geniş miyim, içimde her şeyden var mı?

dervişlerin kuru ekmeğiyle starbucks arasında arasında kalmış bir durumdayım işte. ikisine de varım. ikisi de ben. her türlü oluru var patron! taburelerde oturup yere yakın çay yudumlarken demlenmeyi de starbucks’ta kahve içerken yan masadaki amerikalı uluslararası ilişkiler okuyan öğrenciyle konuşmayı da seviyorum.

fuzuli bir çağda fuzzy bir benlik. işte benim hikayem.

ijaz olmayı beceremedik yine. canım sağ olsun.

I CAN.

**

Ankaraya yolunuz düşerse Ataç 1 sk.’taki İhtiyar Kitap kafeye uğramayı, Ibrahim abinin çayını içmeyi unutmayın. İhtiyar kafe müdavimlerinin çıkardığı İhtiyar dergisini okurken oturup çay içersiniz belki. Bülent abi de o sıra içeri girmez mi; çay ver la, çay ver! :)

















Yorum yapmak DNA'mızda var!